BitlisTime- Bayram deyince aklımıza neler gelir? Tatil, harçlık, memleket ziyareti, yeni kıyafetler, bayram şekerleri, baklavalar, bayram namazı, kabristan ziyaretleri, bayram yemekleri, bayramlaşmalar gibi güzelliğine doyum olmayacak birçok güzellik hemen geliyor aklımıza. Peki, bir gün biri çıkıp bu güzelliklerin tümünden mahrum kalacaksınız deseydi ne yapardık? Herhalde güler geçerdik ciddiye dahi almazdık fakat bu yıl bütün sevinçlerin kursakta düğümlendiği bir yıl, bu yıl bayramın bütün güzelliklerinden mahrum kalacağımız bir yıl, bu yıl bayramın kutlanılmayacağı, bayramda sokağa çıkmanın yasak edildiği bir yıl, bu yıl bayram sevincini yaşamayacağımız bir yıl.
Bir ramazan ayını daha geride bırakıyor, rahmeti ve bereketiyle lütuflandırıldığımız Ramazan ayına elveda diyoruz. Son sahur çoktan yapıldı son kez dinlendi davullar, son iftar açılacak son teravih kılınacak ve nihayetinde bayram müjdecisi Arefe gününün mutluluğuna bırakacağız kendimizi yalnız garip bir mutluluk, bayrama hazırlığın olmadığı bir mutluluk, bayram temizliğinin yapılmadığı bir mutluluk, bayram telaşının yaşanmadığı buruk bir mutluluk. Şimdilerde 80 yaşını devirmiş dedenin eski bayramlara duyduğu özlemi belirttiği cümlesi 10 yaşındaki çocuğun dilinde “Nerede o eski bayramlar?”
O kadar geriye gitmeye ne hacet 40-50 yıl öncesine değil bizim özlemimiz çok değil geçen yıl ki bayram kadar bir bayram yaşasak yeterdi. Özgürce dolansak ortalıkta, akrabaları ziyaret etmesek de olurdu. Bayram diye yollara düşsek, sahil kenarı otellerde tatil yapsak, kafeleri doldursak, alışveriş merkezlerine doluşsak yeterdi. Özgürce gitmek istediğimiz yerlere gitsek sonra evde eski bayramlara hasret büyüğümüzün bayramını kutlamasak bile olurdu değil mi? Kaybettiğinin değerini anlıyor ya insanoğlu; bayramı bayram gibi yaşamadık şimdi hasret kaldığımız bayram, bayram gibi yaşamadığımız bayram. Herkesin mi diline yapışacaktı bu söz “nerede o eski bayramlar?”
Sahi nerede o eski bayramlar bir alıp veremedikleri mi var bizlerle? Kaldı mı ki eski bayramlar geçen yıl var mıydı eski bayramlardan? Ondan önceki yıl nasıldı peki; eski bayramlara benzer miydi? Değerini, kaybettiğimiz her şey gibi kıymetini sonradan anlıyoruz bazı şeylerin, buna Yasaklı Ramazan Bayramı dâhil.
Ne çok istiyorduk ki evde misafir görmeyelim!
Ne çok istiyorduk ki akraba ziyaret etmeyelim!
Ne çok istiyorduk ki komşu çocuğunu kapıda görmeyelim!
Ne çok istiyorduk ki sabah erkenden bayram namazına gitmeyelim!
Ne çok istiyorduk ki bayramlaşmayalım, büyüklerin ellerinden öpmeyelim tokalaşmayalım!
Ne çok istedik ki elde ettik istediklerimizi, ne çok istedik ki evlerimize hapis edileceğiz. Şimdi hep bir ağızdan yaygara koparma vakti. Nerede o eski bayramlar?
Evine gideceğin komşunda bayram!
Namaza gideceğin camide bayram!
Ziyarete gideceğin akrabanda bayram!
Şeker tabağında alacağın şekerde bayram!
Elini öpeceğin büyüğünde bayram!
Kalmadı o eski bayramlardan aramakta divanelik bir bakıma, nerede kaldı ki o eski bayramlar bulup getirebilecek var mı acaba? Bir burukluk, bir pişmanlık, bir can sıkıntısı, bir aile özleminde kaldı bayram, alamadığın Seyahat izninde kaldı bayram, gurbet elinde kaldı bayram, ziyaret edemeyeceğin kabristanlarda bayram, öpemediğin büyüğünün elinde bayram
Hiçbir bayrama benzemiyor bu bayram. İstediğin gibi olmasına rağmen katlanamayacağın türden bir bayram; sessiz, gürültüsüz, şekersiz, kolonya kokmayan bir bayram.
Özlemini duyduğumuz Bayramlara kavuşmamız temennisiyle
Hayırlı Bayramlar
-Ozan Sezer