Tek Suçlusu Kadınlar mı?
Gün geçmiyor ki kadına yönelik şiddet haberleri duymayalım. Ölümler, yaralanmalar, dayaklar, türlü işkenceler almış başını gidiyorlar! Yaşanan tüm bu hadiselerin tek suçlusu kadınlar mı? Kanunlarımız ne alemde mesela yeterince göz korkutuyor mu? O elbiseyi giymeseymiş, o saatte çıkmasaymış, o sokaktan geçmeseymiş, o dolmuşa binmeseymiş, o eve girmeseymiş, oh ne güzel suçlamalar bunlar ne güzel bahaneler. Biz erkek milleti hep mi sütten çıkmış ak kaşıklarız, bizim hiç mi suçumuz yok, o elbiseden tahrik olmasaydık o halde, o saatte bizim ne işimiz vardı sokakta, o sokakları neden geçilmeyecek hale getirdik, o dolmuş neden binilmeyecek bir dolmuş oluverdi, elbiseden tahrik olup taciz eden erkek, o saatte tenha sokakları fırsat bilip kadına tacizde bulunan erkek, dolmuşta kadına tacizi, şiddeti, hakareti reva gören erkek ama ne hikmetse bütün bu yaşananların suçlusu kadınlar. Hayır efendim kadın suçlu değildir, erkek ise haklı değildir! Şiddetin açıklamasıda hakkaniyetide olmaz.Karşılıklı ilişkilerde erkeğin kadına uyguladığı şiddeti gördüğümüz gibi kadının erkeğe şiddet uyguladığına da şahit olduk haklı taraf mı arıyoruz? Bulamayız. Kadın suçlu değildir, erkek ise haklı değil. Şiddetin böylesi bir boyuta ulaşmasında önemli rol oynanyan yegane şey şiddet, taciz, tecavüz, yaptırımlarının yetersizliği. Kadına tecavüzün iyi hal indirimi olamaz, kadın cinayetinin iyi hal indirimi olmamalı caydırıcılık esas alınmalı ama görülen o ki zemin şartları tecavüz, taciz, cinayet olaylarına çok elverişli, tecavüzcü taksın kravatı, giysin takım elbiseyi, çıksın hakim karşına hayatını kararttığı kadına baka baka pişmanım desin, hop istenilen ceza 15-20 yıllardan belki müebbetlerden 1 yıllara kadar düşsün hak reva mı? Bir yıl yatar çıkarım zihniyetini aşıladıktan sonra tecavüz vakalarının artışına ne diye şaşılıyor, ilginç. Cinayetler peki, son zamanlarda iyice arttılar. Öldürmek bir yana dursun cesedin parçalanması, yakılması gibi vandalist işlemlere maruz kalmasına ne demeli? İnsanın aklı almıyor, halk idam diye bağırınca, avazları çıktıkları kadar seslerini yükselttiklerinde “medeniyetin temelleri idam üzerine mi kurulu” tarzı söylemler, “21.yüzyılın Avrupasında ne idamı, barbar mıyız biz” gibi konuşmalar hemen kamuoyuna sunuluyor. Yazık, bu absürd konuşmalar ardına daha ne kadar saklanılabilir? Taciz, tecavüz, cinayete maruz kalan kadın ardından söylenenlere ne demeli, o öyle giyinmeseydi, burda dolaşmasaydı,o eve girmeseydi vs. gibi yakıştırmalar, hele ki yakıştırmaları yapanlar hükümetin yönetim kollarında görev yapıyorlar, yazık. Söyledikleriyle 21.yüzyıl Avrupası çelişmiyor mu? Medeniyet söyledikleriyle çelişmiyor mu? Bal gibi çelişiyor. Bir insanın tecavüz edildikten sonra yakılması, parçalanması idamdan daha barbarca değil midir. Sığındığımız bahaneler o kadar yersiz ki çocuk taciz, tecavüz ve cinayetlerine şahit olduğumuz bir ülkede sığınılacak bir bahane bulunması çok güç olmalı, suçlanacak bireyi bulmak daha güç, bir çocuk ne diye suçlanabilinir ki? Yazık. Kadına şiddetin faturası çok ağır, manevi bir tahribata yol açıyor; kuşkuculuk, paronaya gibi psikolojik bozuklukların oluşmasında önemli rol oynuyor. Yazık..
Caydırıcılık esas alınmalı, iyi hal indirimi gibi bir teşvik politikası ortadan kaldırılmalı, para ve hapis cezaları en üst seviyeye çıkarılmalı hatta olayın vahametine göre idam cezası gerekiyorsa uygulanmalı. Devşirme yasalarla önüne geçemediğimiz tüm suç vaklarında yasalarda değişikliğe gidilmeli unutmamalı ki Türkiye asla bir Avrupa ülkesi değil olamaz Avrupa’dan devşirme yasalar Türkiye’de çözüm üretmiyorsa uygulanmasında ne gibi bir yarar var ? Türkiye bir bir şeriat ülkesi değil şerri hükümlere uyan ve bu hükümleri harfiyen yerine getiren muhafazakar bir kitelinin varlığı su götürmez bir gerçek fakat şerri hükümler bütün kesimlere hitap etmiyor. Ülkede din ve vicdan özgürlüğü var. Anayasamız bir kadının türbanlı gezmesine bir suç teşkili bulmuyor ise Türkiye’de türbanla gezen bir kadın şiddete maruz kalmamalı, tacize uğramamalı, aynı anayasa kadının mini etek giymesini yasaklamıyor ise, kadının istediği saatte istediği sokakta geçmesinde bir kusur bulmuyor ise, istediği saatte istediği dolmuşa binmesinde bir kusur bulmuyor ise suçlu kadın değildir.
Tek suçlusu kadın değil dedik. Yeri geldi mi erkek, yeri geldi mi Hükümet, suçlular belli suçlar müşterek. Kadın hakları olabildiğince koruma altına alınmalı, caydırıcılık esas alınmalı, koruma tahsis edilen kadın hükümetce korunduğu vakit cinayete kurban gidiyorsa bir yerde birileri birşeyleri yalnış yapıyor demektir. Hatalardan gerekli dersler çıkartılmalı. Erkektir yapar diye bir kahrolası bir put yarattık, el birliğiyle bu putu yıkmalıyız. Erkekse yapmamalı, erkekse korumalı, erkekse kollamalı.
Kadın suçlu değil, annedir
Kadın suçlu değil, eştir
Kadın suçlu değil erkek ise haklı değil.
(Sevgili okurlar bu derin konuyu uzun uzadıya yazamadım geniş bir konu sizleri sıkmak istemedim anlamamız gereken bir husus şu;
Türkiye ne kadar laik bir ülke olsa dahi özünde şeriaatle yönetilen Osmanlı Devleti’nin kalıntısıdır. Şeriat hükümleriyle 500yıl yönetilen bir Ülkeden laiklik ile yönetilen bir ülkeye geçiş ne kadar başarılı bir uygulama olabilir? Türkiye laik bir yönetimle yönetmeyi başaramıyor zira mevcut hükümet laik bir anlayışı benimsemiyor. Halk mevcut durumda mağdur olan tek kurumdur. Laikliği benimseyenler ve muhafazakarlığı benimseyenler bu iki bölünme sıcak bir çatışma içerisindedir. Şiddet, taciz ve tecavüz vaklarında birbirlerinin manevi değerlerini yerden yere vuruyorlar. Yanlış. Laikler büsbütün ahlaki değerlerini yetirmedikleri gibi muhafazakar kesim ise yobaz ve çağ dışı değildir. Caydırıcılık konusunda yetersiz kanunlar silsilemiz var iki taraf birbirine taş atmayı derhal bırakmalı, kadın suçlu değil dedik erkek ise haklı değil. )
Saygılar…