Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü’nde bir mesaj yayımlayan Bitlis Devlet hastanesi şunları vurguladı: “Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü; sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarının görevi sırasında hasta ve hasta yakınlarının şiddet, baskı, zor kullanarak değil, karşılıklı iyi niyet ve saygı çerçevesinde ulaşılması gerekliliğini vurgulamak ve farkındalığı arttırmak amacıyla 28 Nisan Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü ilan edilmiştir” denildi.
Sağlık Hizmeti, Aynı Amacı Taşıyan Hasta-Hekim İş Birliğine Dayanır.
Sağlık hizmeti, aynı amacı taşıyan hasta-hekim iş birliğine dayanır. Hastanın amacı sağlığına kavuşmak, sağlık çalışanın amacı hastayı sağlığına kavuşturmaktır. Bu ortak amaca şiddetle, baskıyla, zor kullanarak değil, karşılıklı iyi niyet ve saygı çerçevesinde çalışılarak ulaşılması gerekliliğini vurgulamak için 28 Nisan “sağlıkçıya şiddete hayır günü” olarak ilan edilmiştir.
“Sağlık Bakanlığı, 54. Maddesinde Sağlık Çalışanlarına Hukuki Yardım Konusunu Düzenlemiş Bulunmakta”
Sağlık Bakanlığı, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 54. maddesinde sağlık çalışanlarına hukuki yardım konusunu düzenlemiş bulunmaktadır. Buna göre, “bakanlık ve bağlı kuruluşlarında; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılacaktır.
Sağlık çalışanlarına karşı yapılan fiili veya sözlü davranış Türk Ceza Kanununa göre en ağır biçimde cezalandırılacak, şiddet gören kişi bizzat devlet tarafından atanacak avukatlar tarafından hukuki işlemleri takip edilecek ve şiddet gören sağlık çalışanı hiçbir şekilde mali bir külfet altına girmeyecektir. Öncelikle sağlık çalışanlarının muhatap olduğu kişiler hasta ve hasta yakınlarıdır. Bu kişilerle optimal bir ilişki kurabilmek çok güçtür. Çünkü maruz kaldıkları hastalık, sakatlanma veya ölüm olayı ya da tehdidi nedeniyle bu kişiler, genellikle kederli, isyankâr, gergin, paniklemiş, endişeli, ağrılı, bitkin hâldedirler.
Bazen de muhatap, alkolik veya madde bağımlılığı veya psikiyatrik bozukluğu olan kişilerdir. Bu durumdaki kişilerin şiddete başvurma eğilimleri, ortalama kişilere kıyasla çok daha yüksektir. Sağlık çalışanı olmak sadece bilimsel bilgilerin edinilmesi işi değil, aynı zamanda halkla doğru ve etkin iletişim kurabilme yeteneğini de gerekli kılar. Sağlık çalışanını değerli kılan da, hastasıyla kurduğu iletişimdir. Dolayısıyla, bu şiddet eyleminden hastayı “tatlı dille” vazgeçirmekte, sağlık çalışanının iletişim yeteneklerine bağlıdır. Bir toplumsal sorun olan sağlık çalışanına yönelik şiddet ancak vatandaş ve sağlık çalışanı el ele vererek sona erdirilebilir.
Her Şeyin Başı Sabır Ve Hoşgörüdür
Her şeyin başı sabır ve hoşgörüdür. Sağlık hizmeti yerine ve durumuna göre 7/24 verilen bir hizmet olarak gerek Sağlık hizmetini veren ve üretenler olarak gerekse sağlık hizmetini alanlar açısından; risk, umut, beklenti, endişe, tereddüt, komplikasyon, şifa, ölüm, stres, adli-idari süreçler, memnuniyet v.b. gibi birçok parametreyi içinde barındıran ilişkiler bütünüdür. Sağlık hizmetleri sunulurken karşılıklı olarak “Önce İnsan” prensibiyle hareket edilmeli, empati, hoşgörü ve iyi niyet ile yaklaşılmalı, nitelikli iletişim-diyalog kanalları açık tutulmalıdır. Bilinmelidir ki; Sağlık çalışanının ilk hedefi kendisine başvuranın veya hizmet sürecine dahil olanın talep ve ihtiyacını tıbbi-mesleki endikasyon (gereklilik) ile yasal ve vicdani sorumluluk içerisinde değerlendirmek ve ilgili hizmeti üretmektir. Sağlık hizmeti alanlar kendi yasal haklarının yanında vatandaşlık ödev ve sorumluluğuyla hareket etmelidirler. İnanç ve kültürümüzden gelen evrensel değerleri her türlü hizmeti alırken ve verirken, tüm beşeri münasebetlerimizde kullanmalı, bir davranış tarzı olarak benimsemeli ve içselleştirmeliyiz.